Audition, iş görüşmesinden çok yaratım sürecidir.
Bu aşamada oyuncu için en gerekli şey, içinde duygularını dilediği gibi ortaya koyabileceği "güvenli bir alan"dır.

Audition haberini aldığı anda oyuncu, kendisinden ne beklendiğine dair kısıtlı bir bilgiyle hareket ederek bir karakter oluşturmaya çalışır. Ezberini tamamlar, kostümüne, saçına, makyajına karar verir. Çekimi yapacağı yerin koşullarına uyum sağlar ya da kendisi çekecekse uygun koşulları yaratmaya çalışır. En iyi görüntü ve oyundan da kendisi sorumludur. Yani bu süreçte oyuncu kendine küçük bir set inşa eder. Üstelik tüm bunlar için bazen birkaç saati bazen de birkaç günü vardır.

Audition sürecinde yönetmemiz beklenen, tek başımıza yaşadığımız bu durumlar, bizi asıl yapmamız gerekenden uzaklaştırır.

Gündelik kaygılar, üstüne ani gelen audition haberi, bir işi alamama ihtimaliyle bizi baş başa bıraktığı için kaygımız doğal olarak artar.

İdeal dünyada ise oyuncu, sadece iyi oynamaya konsantre olmuş halde auditiona başlamalı, başka hiçbir şey düşünmemelidir. Karşısında ona oyun veren kişiden, görüntüsüne kadar güvenle teslim olabilmeli, sadece oynadığı karakteri yaşatmaya odaklanmalıdır. Ancak böyle olduğunda özgün üretim mümkün olur. Oyuncu ancak verebileceği en yüksek performansı verdiğinden emin şekilde süreci bitirdiğinde rahatlar. Aksi halde günlerce devam edecek “daha iyisini yapabilirdim!” fikriyle baş başa kalır. “Daha iyi olabilirdi, ezberi unuttum, konsantre olamadım, karşımdakinden iyi oyun alamadım, görüntümden emin değildim…” gibi cümlelerle biten tüm çekimler bir sonraki audition sürecimize kaygı olarak yansır. Bu döngü auditionı eziyete dönüştürür.

Son olarak, gündelik hayatta sıkça duyduğumuz, “İş hayatında duygulara yer yoktur.” kalıp cümlesi de oyuncu için geçerli değildir. Tersine oyuncunun duygularını özgürce yaşayabilmesi ve gösterebilmesi, işinin vazgeçilmez bir parçasıdır.

AUDITIONLARDA FARK YARATMAK RİSK MİDİR?

Fark yaratmak, karakterle ilgili bizden beklenen her şeyi yerini getirirken de mümkündür. Bu yüzden fark yaratmak risk değil avantajdır. Asıl risk, yazılan karakteri sadece bizden beklenenlere ve daha önce izlediğimiz bir prototipe uygun, ona benzeterek oynamaya çalışmaktır. Oynayacağımız karakterin ‘şımarık zengin bir kız’ olduğunu ve karaktere dair elimizde başka bir bilgi olmadığını düşünelim. Bu sahneyi fakir bir ailenin yaşam mücadelesinde ezilen mağdur kızı gibi oynamak pek mümkün değildir zaten. Zengin ve şımarık dendiğinde karakterin köşeleri bellidir. Burada bizden beklenen elimize verilen çerçeveyi bozmadan, içine kendimize ait renkleri koymaktır. Bu yüzden auditionlar bir iş görüşmesinden çok bir yaratım sürecidir. Her sanatçının yaratım sürecinde duyacağı ihtiyaçlar ise farklıdır. Bu aşamada en gerekli şey içinde nasıl hissediyorsanız öyle olabileceğiniz, eleştiriden arındırılmış güvenli bir alandır.

AUDITION GERGİNLİĞİ

Auditionlar sınav hissi uyandırır. Arka arkaya girdiğimiz ve bir türlü olumlu cevap alamadığımız bir süreç ise başarısızlık. Döngü devam ettikçe, yani biz sınava girdiğimiz ve başarısız olduğumuzu düşündükçe kaygı, umutsuzluk, özgüven eksikliği de bize eşlik etmeye başlar. İşin aslı ise ne audition bir sınavdır ne de girdiğimiz onca audition sonunda hala bir işe alınmamış olmak başarısızlık!

Audition süreçlerine bir yaratım süreci gibi bakmak, işi alamayacağımızı ya da istediğimiz performansta oynayamayacağımızı düşünüp kaygılanmak bizi baştan yıpratır. Bunun yerine bir karakteri oynayacağımız için heyecanlanmak ve o heyecandan beslenerek oynamak, duygularımız ve yaratıcı yanımızla ilişkide olmamızı sağlar. Sonucun ne olduğunu kontrol edemeyiz. Ama en iyi performansımız ve görüntümüzü gösterdiğimizden emin olmanın iç rahatlığını yaşayabiliriz. Hedefimiz önce kendimizi ikna etmek olmalı. Çünkü, biz ikna olduysak büyük bir aşama hallolmuş demektir.

HER KOŞULDA OYNAMAK

Tüm audition eğitimlerinde en iyi performansı vermek için neler yapmamız gerektiği anlatılır. Ajansımız, yönetmenler, cast direktörleri bizden, koşullara bakmaksızın bizden en yüksek performansı en iyi görüntüyü görmek ister.

Rolü alıp sete ya da sahneye çıktığımızda koşullar ne olursa olsun oynayabiliriz çünkü o zaman işe ve karaktere yeterince hakim oluruz. Ancak audition süreci, tabiatında belirsizlik içerir. Senaryoyu görmeden, yönetmenin beklentisini hatta oynadığımız karakterin hikayesini bile bilmeden çıktığımız bir yolculuktur. Bu saydamlığın üzerine bir de çekim aşamasında karşılaşacağımız belirsizliklerin ve zorlukların eklenmesi süreci iyice zorlaştırır.

Biz, her şeyi oyuncudan bekleyen ‘Koşullar ne olursa olsun oyuncu kendinden beklenen oyunu en iyi şekilde vermelidir.’ cümlesini; ‘Koşulları oyuncunun iyi oyun vermesi için uygun hale nasıl getirebiliriz? şeklinde değiştirdik.

Sürece empatiyle yaklaşarak kendimize, ‘Biz bir oyuncu olarak audition verirken nelere ihtiyaç duyuyoruz?’ diye düşündük ve kendi ihtiyaçlarımızdan da yola çıkarak seçenekleri hazırladık.